NRW Eyaleti Meclis Araştırma Komisyonu bugüne kadar sekiz oturumu Köln’de Keupstrasse’de gerçekleşen çivili bomba saldırısına ayırdı. Bununla birlikte, bu oturumların çok da yeni bir şey getirdiği söylenemez. Ayrıca, Araştırma Komisyonuna Eylül ayı (2015) itibariyle ilgili emniyet dosyaları hala sunulmuş değil.
27 Ekim’de Meclis Araştırma Komisyonu üyeleri Köln’ün Mülheim semtindeki işyerlerinin olduğu caddeyi ziyaret ettiler. Olay yerinde inceleme yapan Komisyon üyeleri daha sonrasında „Keupstrasse ist überall“ İnisiyatifi ve „Interessengemeinschaft Keupstrasse“ temsilcileri ile görüştüler. Bundan birkaç gün öncesinde de bomba saldırısı mağduru olan üç mağdur Komisyon karşısında olayın etkilerini ve polisin sokak sakinlerine gösterdiği muameleyi anlatmışlardı. Mağdurlardan biri „2004’ten 2011 yılına kadar bizden şüphelenildi.“ diyerek anlattı yaşadıklarını. „Bize baskı yapıldı; kendimizi sanki suçlu gibi hissetmek zorunda kaldık.“ Diğer bir mağdur da şöyle ifade etti: „Sekiz yıl boyunca biz tamamen unutulduk; hiç kimse nasıl olduğumuzla ilgilenmedi.“
Böylece Komisyonca – yaklaşık olarak NRW İçişleri Bakanı Fritz Behrens dönemindeki- olayın mağdurları açısından saldırı ve sonrasında bıraktığı etkiler tanınmış oldu. 9 Haziran 2004’te Uwe Mundlos ve Uwe Böhnhardt’ın bisiklet üstüne yerleştirdiği tahmin edilen yaklaşık bin adet çiviyle desteklenmiş patlayıcının infilak etmesi sonucunda, içlerinden bazıları ağır olmak üzere onlarca kişi yaralanmıştı. Bu esnada polis ve iç istihbarat dairesinin en üst yetkilisi tatildeydi, taşınacağı için izne ayrılmıştı.
Behrens’in Komisyon karşısında ifade ettiğine göre, olay günü saldırıdan sonra ilgili birimlerden telefonla bilgi almış, İçişleri Bakanlığı ile iletişime geçmiştir. Bu telefon görüşmelerinin çok azı kayıtlara geçmiştir. Behrens o günün tam olarak nasıl geçtiğine dair neredeyse hiçbir şey hatırlamadığını söylüyor. Saldırıdan sonra Keupstrasse’ye gitmek ve orada saldırıya uğramış insanları ziyaret etmek gibi bir düşünceye ise Eyalet Bakanı o zamanlar hiç varmamış. 2000 yılında Düsseldorf’ta gerçekleşen bomba saldırısından farklı olarak „Köln’deki Türk kurbanlar“ için saldırıdan kimin sorumlu olabileceği bilinmiyordu. “Bu belirsizlik nedeniyle olay yerinde ortalığın karışması istenmez” diye belirten Behrens, “Köln’de kriminal bir durum da vardı ve sanırım o zamanlar failler orada da arandı.” Şeklinde Komisyona ifade verdi. Behrens, Keupstrasse’ye gitmediği için üzüntü duyduğunu ve bugün olsa farklı hareket edeceğini de ekledi.
“Terör Saldırısı“ mı? Üstüne bir çizik atın!
Olay günü Eyalet Kriminal Dairesi (LKA) ilk önce saat 17:04’te “terörist şiddet suçu“ tanımı altında gerekli soruşturma mercilerine bilgi vermişti. Olay yerinde çiviler bulunduğu için önce saldırı ihtimali üzerinde durulmuş ve bu İçişleri Bakanlığının açıklaması sonrası düzeltilmiştir. İçişleri Bakanı Behrens’in saat 17:25’te saldırıdan haberdar edilmesinin üzerinden 10 dakika kadar geçmişti ki, saat 17:36’da aynı birimler bu kez artık saldırının “terörist“ olabileceğinden bahsetmiyordu. Saat 17:45’te Eyalet Kriminal Dairesi talimatlara uygun şöyle bildirdi: “Olay yerinden gelen ilk bilgiler düzeltildi. Şu ana kadar terörist bir şiddet eylemine dair bir işaret yoktur.“ İçişleri Bakanlığında, işlek bir sokakta sayısız insanı öldürebilecek böylesi bir saldırının terör eylemi olarak değerlendirilmemesi kararına kim vardı? Fritz Behrens bugün bunu (artık) bilmiyor. Ancak, bu talimatı kendisinin vermediğini iyi hatırlayabiliyordu.
Sağ terörizm mi? İgnore et!
Yaklaşık iki ay sonra stratejik bir olay analizi yabancı düşmanı motifiyle yapılmış bir saldırı üzerinde durduğunda, Köln bölge yönetimi tarafından bu görüşten basın açıklamasında bahsedilmemesi yönünde talimat gelmişti. Behrens söz konusu bu yazıyı alıcı olarak görünse de okumadığını söylüyor. Aynı şekilde, İç İstihbarat yetkilisi Hartwig Möller ile yaptığı konuşmanın içeriğini de pek hatırlamıyordu. Bildiği tek şey, istihbaratın o dönem her zaman kendisine NRW’de sağ bir terör hücresinin olmadığı ve sağcı gruplar hakkında iyice bilgi sahibi oldukları konusunda emin olduklarını aktarmış olduğuydu.
Sırf bugün NSU’nun suçlarından edindiğimiz bilgi haricinde, sağ terörizme dair “bir işaret yoktur” açıklaması bugün de tıpkı önceden olduğu gibi yanlıştır. Böyle olduğunu Köln polisine bildiren ve İngiliz Neonazi David Copeland’ın 1999 Londra saldırıları ile gösterdiği paralelliğe dikkat çeken sadece New Scotland Yard değildi. Federal Anayasayı Koruma Dairesi (BfV) de ayrıca Temmuz 2004’te NRW Eyalet Anayasayı Koruma Dairesi’ne bir dosya göndermişti. Dosyanın içinde şu bilgi yer alıyordu: “Köln’de gerçekleşen saldırı, çivili bombanın kullanılması ve olay yerinin özellikle yabancıların oturduğu bir bölge olmasından ötürü” Londra’daki Copeland saldırılarını “hatırlatıyor”. Dosya aynı zamanda Combat 18 grubuna yönelik de bilgiler içeriyordu. Anayasayı Koruma Dairesi ile telefon görüşmesi yaptığı saptanan soruşturma amiri Markus Weber dahil olmak üzere ifade veren polislerin hepsi, Meclis Araştırma Komisyonu önünde bu dosyadan haberdar olmadıklarını söylediler. Komisyonun şimdi, NRW Eyaleti Anayasayı Koruma Dairesi’nin Köln Polisine bu dosyayı verip vermediğini aydınlatması gerekiyor.
“Spekülasyon” mu? Hiç sorun değil!
Saldırıdan sadece birkaç hafta sonrasında elde edilen Federal Anayasayı Koruma Dairesi (BfV) dosyası gibi bu türden bağlantılar hakkında bilgi alınmamasından hata ve/ya yetmezlik olarak konuşuluyor. Ancak, soruşturma ve istihbarat birimlerinin kararlarında soruşturma yönünü belirlemekte ne kadar pay sahibi oldukları da Meclis Araştırma Komisyonunda anlaşılmıştır.
Komisyonda ifade veren ve eski NRW istihbaratı (Anayasayı Koruma Dairesi) “Yabancılar” bölümünde görevli istihbarat görevlisi Burkhard Schnieder’in ifadesi neredeyse şoke ediciydi. Araştırma Komisyonu önünde Schneider’e, saldırıdan dokuz gün sonrasında Köln Polisine kendisi tarafından yazılmış olan bir yazı sunuldu. Yazıda “Köln çevresinin yabancı extremist alandan kişilerle bağlantıları”ndan saldırının “spekülatif” olarak okunabileceği duyumunun Anayasayı Koruma Dairesine geldiği haberi verilmişti. Buna göre bombanın patlamasının arka planında “kriminal alanda” Türk ve Kürtler arasındaki uzun süreli tartışma vardı. Bu gruplardan biri “Doğu Avrupalı” birini bu saldırıyı gerçekleştirmesi için bulmuş olmalıydı. Schnieder’e neden NRW İstihbaratı bu tarzda sağlam olmayan kulaktan dolma bir “söylenti” (bilgisi) ile soruşturmayı yürüten polislere soruşturmanın seyrini değiştirecek bir bilgi vermiştir diye sorulduğunda, cevabıyla kendini açığa vuran şu ifade kaldı: Geçmişte “hangi yönde herhangi bir bilgi mevcutsa, o yöne bakıldı”.
Keupstrasse saldırısına dair bugüne kadar Meclis Araştırma Komisyonu önünde verilen, tamamıyla olduğu gibi açığa vurulan bu tarzdan ifadeler en sonunda neredeyse hiç şaşırtmıyor.
Bu makale “ … suçlu gibi hissettik”. Keupstrasse’deki saldırı ve etkileri” başlığı altında LOTTA dergisinin 61 No’lu sayısında yayınlanmıştır.
Yazının Almanca aslı için bkz. http://nrw.nsu-watch.info/der-anschlag-in-der-keupstrasse-und-die-folgen/ , 30 Ocak 2016.